Kadınım
Beni gövdende uyut
Acılarımı terinin tuzuna bas
Yüreğimi gözyaşlarında yıka
Bana anlatılmayan masallar anlat
İçimde üşüyen bir çocuk var
Cocukluğum benim masum yüzüm
En arsız zamanlarda yaşıyorum
Saçmalayan kırık dökük günlerde
Boşluğu dövüyorum
Düşlerim kan revan
Çarptıkça çarpıyorum
Etrafımda bir uğultu
Sesler dönüp duruyor
Anlayamadığım çığlıklar yükseliyor
Her yer beton yalnızlığı
Işığını yitirmiş kentler
Kalabalık gölgeler
Herkes birbirine benziyor
Herkes birbirinden kaçıyor
Yüzüm kayboluyor
Suretsiz yüzlerde
Yüzümü ellerinin arasına al
Gözlerime bak
Soluklaşıyor göz bebeklerim
Hiç duymadığım cümleler kur
Sesin sesime karışsın
Bana sıkı sıkı sarıl nefesimi kes
Sıcaklığın sarsın beni
Kolların kenetlensin bedenime
Kollarında yitip gitmeliyim
Öldür beni kadınım
Her şeyim yarım kalmış
Yüreğimde ekşi bir tat
Boğazıma düğümlenmiş sevinçler
Acemi oğlan telaşında geçen ömrüm
Hükmü yok artık geçmişin
Hükmü yok dünün
Eskiyen sevdaların
Beklenen umutlu günlerin
Gelecek kederli bekleyişlerle örülü
Bu mezarlık çağı
Bu yaşayan ölülerin yüzyılı
Öldür beni kadınım
Kollarında havalansın ruhum
Sonra yak bütün bedenimi
Sabahın ilk ışığında
Bir dağ yamacında
Küllerimi savur göğe denize…
Nuri DOĞAN