YAKARIŞ…

Tanrım

Bu kepaze dili ellerimin, ağır…
Çıkarıp masaya iki tokat atıyor.
‘Aşk’ diyor ,
Sonuna aitlik ekini ekleyerek…
Ilk kez birine ait hissediyorum
Ve ait değilmiş gibi kür…

Tanrım

Beni bağışla!
Tüm dünyayı andıran gözleri,
Beyaz bir gelincik’i andıran yüzü…
Elleriyle saçlarımı,
Saçlarıyla boynumu…
Boynum,
En çok o öperken bu kadar hür
Ve kuşlara yuva oluyor kemiklerim.
Bu bir Tanrıya ihanet değilse ne ?
Ateş ve suyun tam ortasında
Ince bir köprüdeyim.
Beni azar et !
Gökyüzü kızıl mi kızıl
Uzun mu uzun yolum
Ayaklarım fazla küçük
Yara-bere içinde her zerrem
Bir damlasına bile muhtacım onun.
Ileride bir sokak, görüyorum
Sokağın ortasında başka bir sokak
Yanıp sönen bir lamba…
Gökyüzü ikiye ayrılmış sanki.
Ayaklarım yere bastıkça
Ellerimle gökyüzüne dokunabiliyorum.
Bu kadar karanlığın içinde
Parlayan kırmızı bir kapı , açık
Kokusu geliyor nergislerin…
Tanrım
Izin ver geçeyim!

Ji

Bu yazı Şair Durağı kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.