Bir hayalin, düş kırıklarının rüyası…
Hayallerimin hepsi rüzgardan ayrılan bir yaprak gibi, süzülerek düştü yere..
Yıllar önce girdiğim bu yerde hayallerim kaldı esrarengiz gecelerde..
Sabahlarım,gündüzlerim, gün ışığım ; kayboldu mum ışığında, uykusuz geçen her saniyem, dakikam,saatlerim ve gecemde..
Sakallarım, saçımla karışıp hırçınca uzarken ; bedenim çırpındı en soğuk ve penceresiz gecelerde..
Gözyaşlarım, sel oldu aktı da ; ağlamaktan kurumayan gözlerle bekledim seni en ıssız gecelerde..
Bağıra bağıra küfrettim de âleme, duyuramadım seni kısık sesimle..
Yatağımı dayadığım duvara anlattım seni günlerce ; cevapsız kaldı onlarca sorum, odamın ışıkları sönünce..
Mapustayım, işlediğim suçtan ötürü cezam müebbettir belki de..
Lakin iki çift göz aydınlık olur benim karanlık gecelerime..
Ayazı yaşarken dışarıda; içimde hep yangın biriktirdim yakıcı alevlerle..
Yürüyorum, ucu bucağı görünmeyen yolda ; hep bir ümitdir ki sabah olacak sonunda..
En kötü alışkanlığımı bırakamıyorum, avutuyorum kendimi yalnızlığımla..
Küçüktüm, çocuktum, akılsız bir cahildim ; günahın kapısında ben senin için sıra bekledim..
Cenneti arzulayan yaşantımda yorgun düştüm bir anda ; kaderime açılan bu hayatı dar ettin bana..
Son kez sarılmak ümidiyle sana, ölüme meydan okudum ben yıllarca..
Selam getirdiler senden güvercinler; öptüm onlara sarıldım, sessiz kaldım da ses çıkaramadım..
Umudum, bedenimle bütünleşti şimdi yatıyor tabutta..
Anam, babam, kardeşim gitti benden kaldım bir başıma karanlık mapusta..
Soğuk oluyor geceler, ben ise yırtık bir ceketin, yamalı bir pantolonun içinde..
Tütün içmekten sarardı bıyıklarım, iki parmağımda kaldı kokun,beyazladı saçlarım..
Ömrümden ömür götürdü bu geceler de ; bir tek seni benden götüremediler..
Dört duvar arasında yaşıyorum, etrafımda tel örgüler ; gardiyanlar gaddar olmuş seni bana göstermediler..
Okutmadılar yazdıklarını, hasret bıraktılar beni sana ; güldüler yüzüme arsızca..
Sabahlar olmuyor artık, gün doğmuyor gülüm burda ; yaktım ben başımı iki göz, bir gülüş, bir selvi boyluya..
Bir lokma geçmez oldu boğazımdan, tabağımı kırdı mahkumlar ; aç kaldım sen olmayınca..
Düşüncelerimi yıkadım, aldırdım guslünüde ; yaşar oldum leş kokulu insanlar içinde..
Nedir bu sapkınlıklar, düşmüşlükler ; her gecem aynı mı olur mapusta.?
Duymuyor kulaklarım güzel kelimeleri ; küfrediyorum karanlık odalar da..
Şimdi göremez oldum en ufak ışığı, güneşe hasretken kaybettim ay ışığını..
Yaşadım en kötülerimi mapusta; çıkarın cesedimi, gömün manzaralı toprağa..
Kabul eder mi acep bu toprak beni, müebbet yediğim cezamla..?
En güzel anılarımı paylaşmak istiyorum, sağım ve solumdaki yazıcılarla..
Anlatamadıklarım var, dile gelecek bu bedenim toprakta ; çıkarıp bakın cesedime kokmasın yer altında..
Ahengi bozulmasın yeryüzünün, faydam dokunsun doğaya ; bir ümit belki bağışlanırım öbür tarafta..
Susuyorum şimdilerde, tek dileğim bağışlanmak ; hakkımı helal ettim en zararlısından, en masumuna.. Vesselam
Furkan KOCABAŞ
Dinlemek İÇİN