Zaman bir şeyleri çözecek diye beklerken iyice düğümledi beni kendime. Öyle dolandım ki bu dolambaçlı düşüncelere, yol şurası desen görüp gelemem.
Üç dilek hakkımın üçünü de kaldırıp çöpe atmışım sanki.
Mavi günbatımlarımla Mars’tan bakıyorum her gece dünyaya. Sonra günle birlikte karışıyorum kuru kalabalığa.
Varlığım menekşe kokusu, fark ettirmiyorum yaşadığımı.
Hikâyeler çalıp bir yerlerden sessiz sedasız kaçıyorum.
Rüyayla gerçeğin ayrıştırılamadığı ayrımlı yollardan geçiyorum şu sıralar..
Kayan yıldız insan ölümünü temsil edermiş,
bir ölüme bir dilek nasıl tutulur.
Bir kitap yazmaya başladım tam ortasından,
başı yok, sonu yok, öyle eksik bir şey. Kendimi parçaları kayıp yap-bozlar gibi hissediyorum.
Birleştirmeye kalkışıp bozmuşlar beni, oluşan manzara anlamsız.
Kendime bir kahve söyledim,
40 yıllık hatıra kanar da bir 20 yıl daha katlanabilirim diye kendime.
İnsanlar çiçek açmamı bekliyor, ben kendimin kaktüsü..
Ölüme beş kala çiçek açarım.
Baktım tüm gemiler bir bir batıyor derin denizlere umudumu kuşlara bağladım.
Her mevsim diyar diyar göçüyorum,
kaçamak sevinçler topluyorum ordan burdan.
Kendimi kendime emanet ediyorum son kez,
yürürken çocukluğumun sokaklarında.
Bence benim yıldızım ayrılmalı gökten diye düşünüyorum içimden.. İnsanlar dilek tutmaya hasret..
…
Bu yazının telif hakkı şairin (Mavroliva) kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazıların izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.