Babam’a…

Çocukken kabus tutan gecelerim vardı
Karanlığa yenildiğim
Sen evdeyken çok az korkardım ben
Geç vakti geçince gelişlerin en çok o zaman haykırırdım
Uyuyamaz demir kapının önünde bekler ışık sayardım geliyor gelmiyor diye
Bilirdim…
Kaç çığlık ötemde olursan ol gelirdin
Daha çok koşmam içindi geç saatlerde gelişlerin
Benim de boynunda bittiğim an geçerdi ecel terim
***
Sen hep güneşin ilk ışıklarını adımlardın korkmadan
Kaç kez biterdim annemin yanında ne zaman geleceksin diye
Tükettirdim kadıncağızı dakika başı
Usancından annemden kaç terlik yedim…
Saati de bu yüzden senin gelişlerini bilmek için öğrendim
Öğrendim de ne oldu…
Sen geç gelince saati suçlardım onu yalancı çıkarırdım
Çünkü sen geç gelemezdin…
***
Seni koklamakla geçerdi benim çocukluğum
Elini dokunduğun her şey kabiliyet sınavımdı
Kaç kez anneme yakalandım elimden büyük traş bıçağıyla traş olmaya çalışırken
Dikiş makinası arabamız bense sen olurdum
Kaç arabayı sollardım senin gibi kolum dışarda
Tornovidayla kanepelere delik açmam da
Sizden habersiz testereyi yanlışlıkla bacağıma çalmak da sen olmak istememdendi…
***
Zaman eskitiyor her şeyi
Geçenlerde gördüm çocukluk arkadaşım Erdemi
Koca adam olmuşuz…
Ayak üstü çocuklarını sevdim, o da benimkini
Telefonda söylemiştin gerçi
Beni büyüten gecekondu da virane olmuş, son demlerini yaşıyor
Söğüt ağacı da sanki kurumaya yakındı
Zaman bir tek sana dokunamıyor
Her şey küçülse de gözümde bir tek sen büyüyorsun
Gurbet girse de aramıza
Bir tek sen dokunabiliyorsun hala korkularıma
Gölgen bizi uzak kılan yollara yetiyor baba…

Bu yazı Ahmet Kiraz, Denemeler ve Hikayeler kategorisine gönderilmiş ve , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Babam’a… için 1 cevap

Yorumlar kapalı.