
Dünya üzerinden gittikçe artan globalleşme teknolojik gelişmelerle insanoğlunun gelişim standartlarının çeşitlenmesine, materyal ulaşımının kolaylaşmasına ve istihdam alanlarında dahi sınırların ötesinde kervansız ilerleyerek kariyer imkanlarını bizlere sunmaya başladı.
Yavan bir üslup ile konuyu devam ettirecek olursak hayatı kolaylama adına insana olumlu sirayeti bulunan örneklendirmelerin çeşitliliğini artırabilmekte oldukça kolay olup bir çırpıda genellemeleri alt alta rahatlıkla çoğaltabiliriz.
Aslında uzun bir konuşma ile konuya evrilmeyi düşünürken yavan kelimesinin yazı içerisindeki duruşu ve söyleyeceklerimin ağırlığı girizgahı kısa keserek burasının küçük nefesli bir durak olması gerektiği düşüncesine itti beni.
Sorularla devam edelim.
Peki her şeyi kolaylamak;
Değer olarak gördüğümüz pek çok kültürel öğeyi hayatımızdan çıkarmadı mı ?
Emek denilen kavramı basitleştirerek fiziksel ve düşünsel reflekslerimizi yapay zekaların eline teslim ederek miskinlik ruhlarını üzerimize üzerimize misk-i amber gibi dökerek ruhumuzu rahatlığa alıştırmadı mı ?
Şöyle uzunca düşününce içinden çıkılmaz bir sıkıcılığa vaziyet vermeye sizce de başlamadı mı ?
Ya hayatımızın merkezi yaptığı popüler kültür ?
Uykumuzun sahibi olan sosyal medya çıkmazı ?
Bunlar da hayatımıza renk katan unsurlar gibi gözüküp ömrümüzden götürenler olmaya başlamadı mı ?
Maalesef bu sınırsız imtiyazlı, limitsiz ve temassız kolaylamalar elde varları değersizleştirerek millet görsün kıvamında kıldı her şeyi…
Yaşlandırmayan çocuk tebessümleri de çehrelerden silindi.
Bekleyenler hasretleri değil menfaatlerini gözledi.
Bananelenen vicdanlarla duyar kasmaların eğreti ve samimiyetsiz salgını dostlukları bitirdi.
Tam sebep olmasa da iyi şeylerin hayatımızın içinden silinmesinde bu meselenin olumsuz etkileri bence gün gibi ortada.
Şimdi 2000’li yılların başına giderek bir anı ile zihin jimnastiği yapalım. Bir adam varmış canı sıkılan reklamını hatırlayanlar vardır.
Sanki o zamanlar başladı her şey ve o söze sonsuz inanarak can sıkıntılarımıza bu teknolojik sanallığın iyi geleceğini sandık.
Çünkü sorgulamadan inanmak vardı o zamanlar.
Öyle ki;
Sanal alemi dara girdiğimizde kapımızı çalıp yanımızda biten komşumuz gibi gördük.
Avucumuzdan kaybolan sanal bebek oyunundaki hayvanları beslemeyi unutup onlar ölünce saatlerce ağladık.
Noktaların futbol maçında hayaller kurup estetik röveşata ile gol attığımızı düşünüp sevinç çığlıkları attık.
Kuvvetinin şimdi farkına varıyor insan.
Masumiyetimize ve merhametimize o kadar dokunmuş ki bu söz resmen gidişata inandırılmışız.
Ve duygusuz yavanlığın zirvesi telefonlara sığarak şimdilerde tam hayatımız olmuş durumda.
Google’a sor.
Siri ile konuş.
ChatGPT ile sohbet et.
Deepseek ile yeni keşiflere açıl.
Bu dipsiz kuyuda neler neleri yok ederek neleri sokacak bakalım daha hayatımıza.
Çürüme bitti koku veriyor.
Yavan kalıyoruz artık tüm insani değerlere…
Ahmet KİRAZ